Bir zamanlar yaşamış bazı insanlar, yıllar yıllar sonra, onları zamanında hiç tanımamış, akrabalık ilişkileri de olmayan insanlar tarafından da anılabiliyor.
Zamanının pek çok ünlü davasıyla gündeme gelen avukat, yazar ve ‘ilklerin çevirmeni’ Haydar Rifat Yorulmaz ile İnayet Apartmanı vesilesiyle tanışmıştık. İlk Türk sosyalistlerinden Haydar Rifat Bey, Karl Marx, Engels, Lenin, Balzac, Tolstoy, Dostoyevski gibi isimlerin eserlerini dilimize ilk kazandıran kişiydi.
Bu binamızla ‘yardımsever’ Vitalis Polikar’ı da efemera müzayedelerindeki bir isim olmaktan çıkaralım, en azından bir bina ile analım.
Yorulmaz’dan bahsederken anmıştım; onunla ilgili çok büyük davalardan biri de, “Atatürk’e yazdığı ve gazetelere uygulanan baskılar nedeniyle adalet bakanını suçladığı bir mektup nedeniyle yargılandığı ve yeni cumhuriyetin en güçlü bakanlarından adalet bakanı Mahmut Esat Bozkurt ile giriştiği siyasal-kişisel çekişmelerden kaynaklı hukuk savaşı” idi.
POLİKAR APARTMANI VE SÜSLÜ HEYKELLİ GİRİŞİ
1930 yılında görülen bu dava sonuçlanıyor, Haydar Rifat Bey’e 2 yıl hapis cezası veriliyor ancak dönem gazetelerine bakılırsa Haydar Rifat bir süre ‘bulunamıyor’. “Yurtdışına mı kaçtı?” sorusu, en büyük soru basında.
O dönemin muharrirleri telefonla evini-ofisini arıyor, yaşadığı yere “Teşvikiye’de Polikar Apartmanı’na” sık sık gidilip ailesiyle konuşuyor.
Yorulmaz’ın Teşvikiye Palas ve İnayet apartmanlarında yaşadığını biliyoruz ancak Polikar Apartmanı da nereden çıktı? Üstelik bu isim daha önce hiçbir okumam da görmediğim bir bina ismi.
Ama gazetede binanın adından, Polikar Apartmanı’nın süslü çift heykelli girişinden, hatta asansörden ve 3 numaralı daireden bahsediliyor. Haydar Rifat Bey’i evde bulamayan gazeteciler onun “matmazeli ve zevceleri” ile damadı Cemşit Cevanşir’le görüşüyor. Aile “Gazetelerdeki rivayet. Kendisi ne Rodos ne Münih’e gitmiş ne de hudutlarımız dışına çıkmıştır. Davalarının takibi için başka illerdedir” diyorlar.
İşte Polikar ile böyle tanıştım. Hatta İnayet Apartmanı‘nın ilk ismi olabileceğini bile düşündüm. Ama o da değil…
POLİKAR’DAN AÇIK EKRAN’A
Polikar ismi bana ‘polikarbon’dan başka hiçbir şey hatırlatmıyor.
Onlarca anahtar kelimeyle gazete kupürlerini onu bunu ara derken gazeteci İhsan Yılmaz’ın bir eski yazısına rastladım.
İhsan, 19 Ağustos 2020 tarihli haberinde, 2011’de Şekerbank tarafından kurulan, Ali Akay’ın küratöryel danışmanlığı ve Kumru Eren’in yönetiminde 10 yıl boyunca Ulay’dan Ayşe Erkmen’e, Ali Kazma’dan Bettina Hutschek’e, Refik Anadol’dan Şener Özmen’e yerli ve yabancı pek çok ünlü sanatçının eserlerine ev sahipliği yapan Türkiye’nin ilk yeni medya ve video sanatı galerisi Açık Ekran’ın kapısına kilit vurulduğunu yazıyordu.
Yılmaz, galerinin kapanıp mekanın ayakkabıcı olacağını anlatan yazısında şöyle diyordu: “Teşvikiye Caddesi’nin simge binalarından Karaosmanoğlu Apartmanı’nın giriş katında bulunuyor. Yarı zeminde arkaya doğru uzanan galeri video gösterimi için oldukça uygundu. Binanın caddeye bakan cephesinde iki küçük penceresi bulunuyordu. Bir ayakkabı mağazası olması için bu bölümün yıkılıp giriş kapısı ve vitrin yapılması gerekir. Tarihi eser niteliğindeki bir binada bu tadilata nasıl izin verildiğini merak ediyorum.
1925 yılında levanten Victor Polikar tarafından Ermeni bir mimara yaptırılan bina, dönemin art noveau mimari anlayışını yansıtıyor. 1940’larda Varlık Vergisi dolayısıyla Vakıflar’a satılan bina, Karaosmanoğlu Ailesi Vakfı’nca satın alınmış, uzun süre yazar Yakup Kadri Karaosmanoğlu’na da ev sahipliği yapmıştı. Yakup Kadri’nin hatırası bile yeterdi aslında binanın korunması için”.
HER BAĞIŞTA VİTALİS BEYİN İSMİ VAR
Binaya baktım her şey uyuyordu; yeri, yaptırıldığı dönem, ‘Polikar’ soyadı…
Bina bu olmalıydı peki Victor Polikar kimdi. Ara kara bulamadım ancak İhsan’ın Victor dediği kişinin Kızılay’dan Darülaceze’ye yaşadığı dönemdeki her yardım çağrısında adı ve yüklü bağışı bulunan, efemera müzayedelerinde şirketinin antetli kağıtlarının sık sık mezata çıktığı Vitalis Polikar’ın binanın sahibi olabileceğini düşündüm. İnşaat ve ziraat malzemeleri satan, hatta yurtdışından ithal eden Vitalis M. Polikar. Ve Haydar Bey’in ismiyle aratınca 30 Mayıs 1093 tarihli bir gazetede buldum! Haydar Riza Bey’in apandisiti nedeniyle yargılandığı davaya katılamayıp ‘Vitalis Polikar apartmanındaki dairesinde istirahatte olduğu yazıyordu.
Bingo. Binayı yaptıran Vitalis Polikar. Yapım yılı da binanın en tepesinde süslü bir biçimde yazıyor: 1928.
VAKIFLAR LOJMANI, KARAOSMANOĞLU EVİ
M. Burak Çetintaş’ın ‘Dolmabahçe’den Nişantaşı’na’ adlı kitabının bir satır arasında bu binanın bir dönem Vakıflar umum müdürlüğünün lojmanı olarak kullanıldığını yazıyor (sf 283). Bu bina da sağındaki solundaki apartmanlarla birlikte bir zamanlar Şadiye Sultan Konağı’nın olduğu araziye yapılmış (Çetintaş’ın kitabında Said Paşa Konağı işaret ediliyor ama Didem Avincan uyarınca baktık, Şadiye Sultan doğru olacak diye düşündük).
Binaya ismini veren Yakup Kadri Karaosmanoğlu’nun ise ne zaman bu binada oturduğunu bulamadım.
Ama kendisinin Teşvikiye’de oturduğunu Ozan Sağdıç’ın bir fotoğraf dizisi için yazarın evine gidişini anlattığı anılarından biliyorum. Ama o bu sokağa paralel başka bir ev tarif ediyor sanki.
Binanın giriş katına gelince İhsan’ın bahsettiği gibi bir ayakkabıcı, yapısı değişmiş. Bina genelinde ise doktor muayenehaneleri var.
1 Comment
Cansu
Posted at 21:49h, 09 AralıkBen bir Polikar taniyorum. Tanseli Hanim, kendisi yazardir, belki bir baglantisi da vardir burayla esi vasitasiyla☺️