Sürekli “Kıymetli bir tarihi apartmanda oturuyorsanız beni kahveye davet eder misiniz?” deyip duruyordum ya, Erdem Topsakal “Biz burada oturuyoruz” diyerek iki fotoğraf göndermiş, beni kahveye davet etmiş.
Fotoğraflar o kadar güzel ki “Ya tabii olur da.. Malum korona; biraz zaman alır, hali hazırda bu kadar güzel fotoğraf var, birkaç satır anlatır mısınız?” dedim. Şahane fotoğraflar, harikulade bir metin geldi. Konuk yazar konusunda şanslıyım:) İki konuğum da yazı yazan insanlar çıktı. Üstelik Erdem, şahane fotoğraflar da çekmiş.
Eşi Kevser’e de, Erdem’e de çok teşekkür ederim. Buyrunuz…
‘ESKİ AMA SAĞLAM’
“Apartmanımız “Galata Serdar-ı Ekrem Sokak’ta. Burası eski adıyla Agostini Apartmanı. Binanın 1874-1895 arasında inşaa edildiği tahmin ediliyor. Duvarlarda taş ve tuğla, yer döşemesindeyse metal konstrüksiyon kullanılmış. Dolayısıyla oldukça sağlam. Galata’nın tepeliklerindeki köşe parsellerinden birinde olduğu için önü oldukça açık ve boğazı geniş bir açıyla görüyor.
GAYRİMÜSLİM YAŞAYANLAR YAVAŞ YAVAŞ AZALMIŞ
Bugünün Galatası’nın sıkışık kent dokusu çoğunkla 4, 5 veya 6 katlı kagir yapılardan oluşmakta. 1860 – 1905 arası kadastro ve sigorta haritalarını incelendiğimizde bölgenin mimari dokusundaki dönüşümün 19. yüzyılın sonlarına doğru neredeyse bütünüyle tamamlanmış olduğu görülmekte. Bizim sokağımız ve apartmanımız da buradaki çoğu yapı gibi o dönemlerden bir hatıra.
Sigorta haritalarında apartman sahiplerinin de adı yazmakta, buradan yüzde 75’inin yabancı ya da Gayrimüslim oldukları anlaşılıyor. 6 – 7 Eylül olayları ve gelişen politik meselelerden dolayı buradan gitmek zorunda kaldıkları için dairelerine çok farklı insanlar yerleşmiş. Çok az bir kısmındaysa hâlâ eski sahipleri Rumlar ve Ermeniler yaşamaya devam ediyor.
Son 7 yıldır hayatım hep Galata’da farklı tip dairelerde geçti. Uzun zamandır eşimle bu apartmanın teras katında yaşıyor ve kendimizi çok şanslı hissediyoruz. Şair, ressam, gemici, müzisyen, komutan, banker, öykücü, Mevlevi ve gezginlerin yaşam sürdüğü bir semtte, geçmişle iç içe yaşamak bize İstanbul’un ve hayatın ne kadar değerli olduğunu her gün bir kez daha hatırlatıyor.”
100 YIL ARAYLA AYNI MANZARA
100 yıl arayla şahane bir fotoğraf karşılaştırması da yapan konuk yazarım Erdem Topsakal devam ediyor:
“Bölge tarihini araştırdıkça hâlâ bizi şaşırtan yeni/eski bilgilere rastlamak oldukça heyecan veriyor. Özellikle eski İstanbul fotoğrafları arasında gezinirken rastladığım bir fotoğrafın tam 100 yıl önce bizim evimizden çekildiğini fark edince çok heyecanlanmıştım. Ertesi gün aynı açıdan, aynı ışık ve saatte ben de manzarayı fotoğraflayarak iki fotoğrafı 100 yıl arayla yan yana getirmeyi başardım.
KIRIM KİLİSESİ MANZARALI
Hemen önümüzde bulunan Kırım Kilisesi’nden bahsetmemek olmaz. Kilise 1868 yılında İngilizler tarafından inşa edilmiş. İstanbul’un ilk neogotik yapısı olarak kabul ediliyor. Bizim manzaramızın en dominant öğesi bu kilise. Manzaraya hem Avrupai bir görüntü hem de mistik bir hava kattığını düşünüyorum. Hemen yanında yer alan Hacı Mimi Camii ile olan kardeşlik ilişkisi de bize Galata’nın eski renkli günlerini ve çok kültürlülüğünü hatırlatıyor. Bir yandan da iki eski mahalle arkadaşının kubbelerinin yan yana gökyüzüne yükselişi bize çok anlamlı geliyor.”
Kevser ile Erdem’in Agostini Apartmanı’ndaki dairesi, Daire adlı leziz YouTube kanalında da yer aldı.
No Comments