Prof. AA (Ahmet Ağaoğlu) Evi

Prof. Ahmet Ağaoğlu Evi, ya da Fehimpaşa Konağı…

Bastığımız, oturduğumuz yeri bilmek tanımak ne kadar önemli… Nişantaşı’nın en popüler sokaklarından Avukat Süreyya Ağaoğlu Sokak. Hani Kruvasan gibi rağbet gören lokantalar, çok güzel apartmanlar var. Peki oradaki köşkten, sonra sadece 28-29 sene ayakta kalan muhteşem Sedad Hakkı Eldem Evi’nden haberiniz var mı?

Fotoğraflarından neredeyse âşık olduğum ama bugün var olmayan bir evden, o evde yaşamış kıymetli bir aileden, bugünün popüler bir sokağından, aklıma gelmeyen ilişkilerden bahsedeceğim.

Ama özellikle bu ev için yaptığım ‘dedektiflik’ten de bahsedeceğim ki, nasıl bir yol izliyorum, bazen neler olabiliyor siz de görün.

Prof. A.A. Evi, @herumutortakarar adlı Instagram hesabında apartman paylaşmaya başladığım dönemdeki ilk heyecanlarımdan; Arkitekt arşivinde görüp peşine düştüğüm ilk apartmanlardan…

KİM BU PROF. A.A.?

Her şey Artitekt Dergisi’nde gördüğüm bu eve, mimar Sedad Hakkı Eldem evine hayralıkla başladı; “Prof A.A.” evi diyordu.

“Maçka’da, Teşvikiye Camii arkasındaki sırtlarda yapılan bu iki katlı ev, eski bir konağın temellerinden istifade edilmek ve tamamen onun üzerine oturtulmak suretile yapılmıştır.”

Böyle bir evin Maçka/Nişantaşı’nda bugüne kalması zor! (Popüler/zengin semt sorunsalı -bu konularımızdan biri olsun ileride-) Ama yine de aradım.

Sonra 1930’larda Sedat Hakkı Eldem’e ev yaptıracak kadar gusto sahibi, -belki maddi durumu da yerinde- bir profesör aramaya başladım. Başharfleri A ve A olacak…

Ansiklopediler taradım, Google’ı kanattım! 

Sonra Nişantaşı Topağacı’nda evin yerini bulmaya çalışırken Nişantaşı’nda Avukat Süreyya Ağaoğlu Sokak olduğunu hatırlayıp akrabası olduğunu düşünerek araştırdım ve buldum!

Prof. A.A. Süreyya Hanım’ın bir akrabası olabilir miydi? Tabii ki! Babası! Dedektiflik bunu gerektirir.

AHMET AĞAOĞLU’NA BAKIŞ

Bu ipucundan çözdüm. Türkiye’nin ilk kadın avukatı Süreyya Hanım’ın yıllarca oturduğu Topağacı’ndaki sokağa, ölümünden sonra bu isim verilmişti. 

Evi yaptıran kişi, Süreyya Hanım’ın babası Ahmet (Ahmed) Ağaoğlu, siyasetçi, hukukçu, akademisyen, yazar ve gazeteci. Bu süreçte hakkında bayağı okudum. Kendisinden uzun uzun bahsetmek isterim. Ama kısaca şöyle…

İslam, Türk düşünce ve siyasi hayatı, İslam-kadın üzerine de yazan, Atatürk’ün yakın dostlarından biri olan bu beyfendi eşi Sitare ile birlikte tıp doktorundan eğitimciye pırıl pırıl dört çocuk yetiştirmiş.

Türkiye’nin ilk kadın avukatı Süreyya Ağaoğlu‘nun, eğitimci ve milletvekili Tezer Taşkıran‘ın (bana da bir felsefeci yazınca anladım, Tezer Ağaoğlu Taşkıran da Türkiye’de ilk mantık kitabını yazan kadın, aynı zamanda Ara Güler’in Kayınvalidesi imiş. Ne aile!), elektrik yüksek mühendisi ve iş adamı Abdurrahman Ağaoğlu’nun; siyasetçi, edebiyatçı ve hukukçu Samet Ağaoğlu‘nun ve tıp doktoru Gültekin Ağaoğlu’nun babası Ahmet Bey.

KONAĞIN TEMELLERİ ÜZERİNE…

Eve dönersek… Fehim Paşa Konağı varmış yerinde, (bunu çözmek de uzun zamanımı aldı). Çünkü her yerde “Bir konak yerine” yazıyor. 

Tabii ben bir kaynaktan bunu bulabildiysem de, Instagram’da Selman Sarıhan “Esbabcıbaşı (ya da Ebbabcı başı) Konağı yerine yapıldı” yazmış. Bu ihtimali de buraya kaydedeyim. Ancak ben buna dair bir kanıt bulamadım, Esbabcı başı konağına dair bir şey de bulamadım.

Sonuçta… Konak yıkıldıktan sonra 1936-37’de yerine Eldem, Ahmet Ağaoğlu için bu bahçeli evi yıkılan köşkün temelleri üzerine yapmış.

NEYSE Kİ FOTOĞRAFLARI VAR

Bu güzel ev de 1965’te yıkılmış yerine (Ağaoğlu isminde) apartman yapılmış.

Bugün Avukat Süreyya Dernek Sokak No: 29’da Ağaoğlu Apartmanı var. 1965’ten bu yana..

Neyse ki bir kayıt tutulmuş, Sedat Hakkı Eldem’in eski tip Türk evi kültürünü modern dünyayla birleştirdiği bir eser olarak hakkında yazılar yazılmış.

“Bu bina yapılırken sökülen konağın, eski malzemesi kullanılmıştır. Bunun için yan pençere doğramaları, parkeler, mermer kaplamalar, hattâ dahilî kapıların bir kısmı ile diğer birçok aksam tamamen eski konağın malzemesindendir.

(…)

Türk karakterini vermek için âdeta bu eski malzemenin mevcudiyetinden istifade etmiştir diyebiliriz. Yuvarlak salonun içindeki hatlardaki ahenk, duvarlar içinde yapılan eski Türk hücrelerine benzeyen, nişler, merdivenin dairevî plânı, ince parmaklığı, eskiyi andıran yeni ve modern hatlardan tevekkül ediyor. Yeni mimarimize Türk karakterini vermek için yapılan araştırmaların ve gayretlerin, ne kadar yerinde olduğunu Sedat Hakkı’nın bu muvaffak olmuş eseri bize göstermektedir” diyor 1938 tarihli yazıda.

HER PAZARTESİ DÜŞÜNÜR TOPLANTILARI

İlgimi çeken bir şey daha; Ahmed Bey, 1932’den sonra her pazartesi, 1939’daki ölümüne kadar evinde devrin tanınmış düşünürlerinin katıldığı büyük toplantılar düzenlemiş, hiç aksatmadan. Nâzım Hikmet’ten Peyami Sefa’ya kadar pek çok tanınmış kişinin katıldığı toplantılar. Hayatının son yıllarını da Nişantaşı’ndaki evinde geçirmiş, “Kültür Haftası” ve “İnsan” dergileri ile Cumhuriyet gazetesinde dizi yazılar yazmış.

Yani bu ev de kimler kimler gördü kim bilir. Oturanı, yapanı zaten yeterince değerli gözümde. Artık yok ama yine de şimdinin popüler Nişantaşı sokağından, Topağacı’ndan geçerken daha önce hiç kurulmamış bu bağlantıları bilerek geçmenizi dilerim.

Bu araştırmamı çok sevdim. 

Ama bitmedi:)

GÜNDÜZ VASSAF İLE SOHBETTE…

Tam da o günlerde Gündüz Vassaf ile Nasıl Olunur adlı podcast serim için söyleşi yapacağız (Gündüz Bey sayesinde eşsiz bir söyleşi, tavsiye ederim) birkaç gece öncesinde Gündüz Bey ile Skype’ta buluştuk. 

“Neler yapıyorsun bugünlerde?” diye sordu Gündüz Bey; hal pandemi… Çok da bir şey yapamıyorum. Ona ‘apartman dedektifliğimden’ bahsettim. O kadar ilgilendi ki, hem şaşırdım hem de doğal olarak çok sevindim

İdollerimden biri, benim deli gibi ligi duyduğum bir şeye ilgi duyuyor! 

Tesadüf Gündüz Bey’e, Prof. A.A. Evi’ni buluş hikâyemi anlattım. Vassaf, bahsettiğim herkesi biliyor, tanıyor. “Hemen telefonunu veriyorum, Yasemin’e sorsana bunları” dedi.

Kim? “Yasemin İnceoğlu… Avukat Suna Ağaoğlu’nun kızıdır o.”

Vay canına!

NEREDEN NEREYE…

Yasemin Hanım, Marmara İletişim Fakültesi’nde öğretmenlerimdendi. Ve Allahım o kadar karizmatikti ki, o kadar güzel, o kadar asil, o kadar bilgili. Bir de 90’lardayız, dövmesi falan var. Her şeyin şahane olamaz kadın! 

Az kişiye, az öğretmenime öyle bir hayranlıkla bakmışımdır…

Hepimiz biliyoruz Yasemin Giritli İnceoğlu, kitaplarını okuduğumuz ünlü hukuk profesörü İsmet Giritli’nin kızı. Ama ya annesi! Annesi de Türkiye’nin ilk kadın avukatını çıkaran aileden geliyor, haberim yok…

Yasemin Hanım ile yazıştık; “Ada’daki evde fotoğraflar var gidersem senin için bakacağım” dedi.

Aylar sonra Yasemin Hanım’dan bir mesaj; bulmuş.

Fotoğraftaki küçük hanım, Yasemin Hanım’ın annesi Suna Ağaoğlu.

Yasemin Giritli İnceoğlu ile de bir Nasıl Olunur sohbeti yaptım, o ilişkileri de anlatıyor. O da dinlenesi.

Bu arada Yasemin Hanım’dan, dergide kullanılan birkaç fotoğrafın orijinali ile hiç görmediğimiz evin cephesi de çıktı.

Nereden nereye…

Şahane değil mi?

PEKİ NASIL BİR EV…

Bu arada yine Arkitekt Dergisi arşivinden, 1938 yılı sayılarından birine kapak olmuş ev hakkında daha geniş bilgiyi de aktarayım (ARKİTEKT Cilt: 1938  Sayı: 1938-10-11 (94-95)  Sayfa: 277-286)

“Maçka’da, Teşvikiye camii arkasındaki sırtlarda yapılan bu ev, eski bir konağın temellerinden istifade edilmek ve tamamen onun üzerine oturtulmak suretile yapılmıştır. 

Bina iki katlıdır. Zemin katında aynı antreden girildikten sonra ayrılan ve mütenazır iki daireyi ihtiva eden apartımanlar vardır. Birinci kat mal sahibinin arzusuna ve ihtiyacına göre yapılmıştır. Geniş manzaraya hâkim oval şekilde büyük bir salon vardır. Salona aydınlığı çatıdan alan bir holden girilmektedir.

Zemin kattaki antreden hole dairevî bir plânı olan merdivenle çıkılmaktadır. Büyük salonla geniş cephesi kâmilen pençere olan yemek salonu, sürme bir kapı ile iştirak ettirilmiştir. Yemek salonunun arka tarafında ofis, servis merdiveni, mutbah bir sırada olmak üzere toplanmıştır ki bu cephe kısmen şimal istikametine müteveccihtir.”

BUGÜN BİLE KÜTÜPHANELİ EV AZKEN…

Holden ayrı bir kapı ile kütüphaneye ve yatak odasına girilir. Yatak odasının yanında bir banyo vardır. Banyonun diğer yatak odaları ile irtibatı ayrı bir kapı ile temin edilir. Binanın arka cephesinde iki antre vardır ki bu bahçeye karşıdır. Evin bahçe ile ‘irtibatı burası vasıtası iledir. Bu antre üzerinde geniş bir sofa vardır. Yazın sıcak havalarda bu istikametten esen rüzgar antre ve sofayı serin tutar.  Çalışma odasının oval salonla bitişen duvarına ve bir diğer cephesine kitap rafları yapılmıştır. Kapın yanında bir şömine vardır.  Zemin katındaki iki daireye gelince; bunlar üçer oda, birer banyo ve mutbahtan ibaret küçük lojmanlardır.”

BU YAZIYI PAYLAŞIN:

WhatsApp
Email
Twitter
LinkedIn
Telegram
Facebook

YORUMLAR

4 Yorumlar
  • Elif Su Temizyürek
    Tarih: 19:49h, 03 Şubat Cevapla

    Selam
    Samed Ağaoğlunun aile hatıralarını anlattığı iki kitabı var .Okunası. Babamın Arkadaşları ve Hayat bir Macera.

    • Nilay Örnek
      Tarih: 09:28h, 07 Şubat Cevapla

      Evet; bulamayınca e kitap olarak aldım ama ekitap okuyamıyorum galiba…:) Bakacağım

  • Nuri Yavuzer
    Tarih: 07:23h, 12 Haziran Cevapla

    Merhaba, Kemal Tahir’in Yol Ayrımı romanında da, Ahmed Bey ve eşi Sitare Hanımdan bahsetmektedir. Saygılarımla

    • Nilay Örnek
      Tarih: 13:43h, 18 Haziran Cevapla

      teşekkürler

Bir yorum yazın

DİĞERLERİ

Saraylar

Babadağlılar Çarşısı

Bahar Bayhan’ın Arkitera için Cengiz Bektaş ile yaptığı söyleşiden alıntıyla başlayalım: “Hisarönü’nde bir kadın biz alanda çay içerken geldi, ‘Sen ne iş yapıyon?’ dedi.  Önce ‘Mimarım’ dedim, sonra utandım söylediğimden ‘Yapıcıyım’ dedim. ‘Sen Dengizli’de Babadağlılar Çarşısı’na git de mimarlık neymiş öğren’ dedi. Bundan çok hoşlanıyorum.

Devamı »
Nişantaşı

Villa Tozan / Tozan Apartmanı

Satvet Lûtfi Tozan, Villa Tozan ve Tozan Apartmanı ile karşınızdayım… Satvet Lûtfi Bey, tam hakkında kitap yazılacak adam; yazılmış da. Kendisini görüp tam emin olamasam da bildiğim kadarıyla Cemal Kutay’ın “Belgrad’ı Kurtaran Türk”ü, onun hakkındaki tefrikalardan oluşturulmuş bir kitap. Zaten Tozan ile Kutay yakın arkadaşlar

Devamı »
Yeldeğirmeni

Valpreda Apartmanı (İtalyan Apartmanı)

Bu yazıyı okumadan önce mimar, mühendis, şehir plancısı Aron Angel hakkındaki şu yazıyı okuyun isterim… Aron Angel’in ailesi, Sultan Abdülaziz’in isteği ve davetiyle İstanbul’a geliyor -çok güzel hikâye-. O ise 6 Haziran 1916’da Kadıköy Yeldeğirmeni’nde dünyaya geliyor.  Aron Angel ile ilgili ilk yazıda bahsettiğin ‘İstanbul

Devamı »
Nişantaşı

İnayet Apartmanı 

“(…) annem yaptırdıkları apartmana ‘Hürriyet’, ‘İnayet’, ‘Fazilet’ gibi adlar verenlerin, aslında bütün hayatlarını bu değerleri çiğneyerek geçirmiş kişiler arasından çıktığını söylerdi” cümlesini geçiriyor Orhan Pamuk, Masumiyet Müzesi adlı eserinde… Aslında bir cümlesini alıntıladığım bütün bir paragraf, kitapta başrollerde olan ‘Merhamet Apartmanı’na dair bir şeyler söylerken,

Devamı »
Gümüşsuyu

Gümüşay Apartmanı – Ahmet Hamdi Tanpınar Evi

Misal çok yakınımda Gümüşsuyu-Ayaspaşa Emektar Sokak’ta bir berber var. Berber gibi berber. Saç tasarımı falan yapmıyor, pencereleri David Beckham ya da Ronaldo fotoğraflarıyla donatılmamış ve uygun fiyatlı. Meğer onun olduğu bina, Gümüşay Apartmanı, Ahmet Hamdi Tanpınar’ın son yaşadığı ve Türk Edebiyatı’nın benim en, en, en,

Devamı »
Bakırköy

Papazyan Evi

Tevâfuk; hakkettiğin, haklı tesadüf. Hepimize kısmet olsun.  Baştan başlayayım; Bayburt’tayım, Baksı Müzesi’nde. Baksı’nın muhteşem kütüphanesini bulmuşken Argos ve İstanbul’un 80 ve 90’lardaki sayıları ve bir kitabı ödünç aldım iki günlüğüne… Kitap Turgay Tuna’nın ‘Hebdomon’dan Bakırköy’e’ adlı kitabı. Bazı bölgeler için bazı insanlar şanstır; Turgay Tuna

Devamı »
Çankaya

(Birinci) Sönmez Apartmanı

Bina seven biri için, gizli bir güzelliği gösteren arkadaş çok havalı olabilir! Sevgili AnkaraApartmanları (Instagram ismiyle), Ankara buluşmamızda bana bir Sönmez Apartmanı gösterdi ki unutamıyorum. Ara ara açıp merdivenlerine baktığım oluyor. O günden beri de kendisine ısrar ediyorum, “Hadi yaz, yaz”… Bir istedim, iki Sönmez

Devamı »
Büyükada'nın Yaşlanmayan Modernleri
Hasan Çalışlar Arşivi

Çok sevdiğim mimar Hasan Çalışlar’ın, Instagram’da oluşturduğu ve “Büyükada’nın Yaşlanmayan Modernleri” adını verdiği arşivine, bundan sonra sitenin bu bölümünden ulaşabileceksiniz.