Bu sitenin en efsanevi, en nadide, en “İnanamıyorum yaaa”, en “İyi ki bu maceraya atıldım” fotoğraflarından birkaçı…
İyi ki bu fotoğrafları benimle -ve dolayısıyla sizlerle- cömertlikle paylaşan birileri var, iyi ki aile fotoğraflarını biz de görebiliyoruz. Yakın tarihi böyle böyle doğru parçalarla tamamlıyoruz….
Buyrunuz fotoğrafların, bir savaş kahramanının ve bir binanın tarihine…
Bir de…
Gümüşsuyu’nda insanı güzellikleriyle etkileyen o apartmanların ilkine…
Bir arkadaşımla yeni tanışıyoruz; birbirimize yapıp ettiklerimizden bahsediyoruz… herumutortakarar.com yeni bitmiş, daha açmamışız, deli heyecanlıyım herkese ondan bahsediyorum.
‘Yeni arkadaşım’ “Miralay Şefik Bey’i bilir misin?” dedi…
Bilinmez mi!? Bir Haluk Oral değilim ama Çanakkale Savaşı’nı biliyoruz biraz, hiçbir şey bilmesem Gümüşsuyu’ndan Rus Lokantası ile Askeri Hastane arasında kalan, Atatürk Kitaplığı’nın da olduğu sokağın ismi Miralay Şefik Bey Sokak’tır.
MİRALAY ŞEFİK BEY İLE İLİŞKİSİ BİLE YETERDİ BANA AMA…
“Benim büyük dedem Miralay Şefik Bey; anneannem doğduğu dönemde Ayaspaşa Palas yaptırılmış. Biliyorsun eskiden mezarlık oralar, yapılan ilk apartman. Yapımı 1926’da başlamış, 1928’de bitmiş, sonra binanın ikinci yarısı yapılmış, 1929 anneannemin doğduğu yıl. Anneannemin babası Hasan Tahsin, binayı yapan kardeşlerden biri (Diğeri Hüseyin Hüsnü). Anneannemin annesinin babası Miralay Şefik Bey” dedi ve ekledi: “Bina yapıldığında birlikte çekilmiş fotoğrafları var, onları çerçeveletip astım istersen haftaya bize gel göstereyim.”
Beni tanıyanlar, hatta buradan okuyanlar bile anlamıştır ne kadar heyecanlandığımı; köpek olsam kuyruğum durmuyordu o an inanın!
O binanın Miralay Şefik (Aker) Bey ile bağını öğrenmek bir yana, yapım yıllarından fotoğraf var ve ben onları göreceğim, hatta yayınlayabileceğim.
Ne kadar sevindim anlatamam.
‘Bir arkadaşım’ dememin nedeni de, arkadaşımın mütevazılıkla “Annem, anneannem, torunlar varken binayı benim adımla anmamız doğru olmaz” demesi…
İNÖNÜ CADDESİ’NDEKİ SIRA BİNALARIN İLKİ
İlgilenenler bilir ki, bugün İnönü Caddesi üzerinde, Alman Konsolosluğu’nun karşısındaki bölge çok eskiden Ayaspaşa Mezarlığı idi (onu ayrı yazacağım). Hatta mezarlık farklı dinlere mensup insanlara ayrılan geniş ve farklı alanlarla çok genişti. Küçüldükçe küçüldü burada apartmanlaşmaya da izin verildi.
Ayaspaşa Palas da ilk bina. Genellikle o dönemin sigorta haritaları belli yıl aralıklarda yapıldığından bir bakıyoruz -1926 haritası- mezarlık, bir bakıyoruz yan yana binalar…
Ve bu benim için o kadar önemli ki… Bana anlatırken arkadaşım “O bölgede yapılan ilk apartman Ayaspaşa Palas” demişti ama ben emin olmak isterim hep, fotoğraflara bakınca… Başka kimse yok:)
ŞİNASİ’NİN MEZARI BİNANIN ALTINDA
Bu seneydi sanırım, adı anıldığında hep “Türk toplumunda Tanzimat’ın ilanı ile başlayan batılılaşma sürecinin ilk ve en önemli yazarlarından” gibi ifadelerle kullanılan gazeteci, yayıncı, şair ve oyun yazarı İbrahim Şinasi’nin, 1871 yılında, 45 yaşındaki ölümünün ardından Ayaspaşa Mezarlığı’na hatta tam da Ayaspaşa Palas’ın altına gömüldüğü haberleri çıktı. Mehmet Dilbaz’ın araştırmalarıyla bu sonuca ulaşılmış.
Eski fotoğraflarda bu bölge selvi ve selvi ve mezar taşları. Şimdilerde ise çoğu etkileyici görünümlü, sıra sıra apartmanlar…
MİMAR İMZASI DA VAR; HRANT APRAHAM
Ayaspaşa Palas aslında bir bina ve sonradan eklenen bir binadan oluşsa da girişi tek. Bana bilgileri veren arkadaşım kattaki iki daireyi birleştirip bir daire haline getirmiş, çok güzel döşemiş; fotoğraflarını da çektim, belki onları da yayınlarım. Dev tavan yüksekliği; mis…
Binanın mimarı Hrant Apraham. Binada imzası da var, 1928 tarihiyle birlikte. İmza bana çok, çok şık gelse de sanatçı/araştırmacı Tayfun Serttaş, ‘Mimarlar Mezarlığı’ adlı sergisiyle ilgili röportajlarında “Gümüşsuyu’nda Hrant Apraham’a ait hilal ve yıldız şeklinde tasarlanmış mimar yazıtı. Cumhuriyet sonrası İstanbul mimarlarının yeni ideolojik sisteme entegre olma çabalarının çarpıcı bir örneği” diyor.
Apraham’ın, aynı yıl Nişantaşı’ndaki Alhambra Apartmanı’nı da yaptığını yine 1928 tarihli imzasından anlıyorum.
Sonuç; belki yakında içinden de fotoğraflar paylaşırım, bina önünde Hasan-Hüseyin kardeşler ve Miralay Şefik Bey’in fotoğrafı bugün bize mutluluk versin! Bana veriyor!
6 Comments
Didem Avincan
Posted at 17:59h, 11 Mart” Nasıl Olunur” yayınlarını, 50’li bölümlerde keşfettim zannediyorum, o gün bugündür düzenli dinliyorum, ilk kayıtları da arada tamamlamaya çalışıyorum, bugün Haluk Oral’ı dinledim, sonunda ‘Miralay Şefik’ adını duyunca kulak kesildim, ki bu apartmanı okumasam bu ismi de bilemeyecektim, adını verdiği sokaktan okula gitmek için defalarca geçsem de merak etmemişim, belki görmedim bile ismini. Ne güzel bir sohbetti, Haluk Bey’in de terapi gibi bir sesi vardı ve sonunda bize de teşekkür etti, esas biz teşekkür ederiz, her ikinize de.
Bu arada, apartmanın giriş kapısının mermer sövesindeki çiçek detayı, yumuşacık bir his değil mi, yani mimar düz de geçebilirdi pekala. Kim nereye nasıl yaptırdı, dönem şartları göz önüne alarak uzun uzun konuşulabilir elbette, ama en azında müteahhit kardeşlerin bizim şimdiki ”müteahhit” deyince ilk akla gelen imajdan çok daha başka bir vizyona sahip oldukları söylenemez mi…
Nilay Örnek
Posted at 17:35h, 16 MartYaaa Haluk Hocam podcast’te bahsediyor mu Miralay Şefik Bey’den, unutmuşum, çok bilir, iyi bilir Çanakkale ile ilgili her şey. Ve bina ayrıntıları her daim beni benden alıyor. eski müteahhet mimarlık dönemi de acayip!
Didem Avincan
Posted at 23:13h, 16 MartEvet evet; en sonunda, “neler var yeni” diye soruyorsunuz; “Miralay Şefik” diyor. Onun hakkında bir kitaba başladığından; çok ilginç bir hayatı olduğundan bahsediyor…2019 yılında konuşmuşsunuz, gayet normal unutmanız, ben bazen dün okuduğumu unutuyorum:)
Sezai Arıkan
Posted at 10:08h, 08 MayısBravo!.
Nilay Örnek
Posted at 14:37h, 12 Mayıs:)) sevgiler
Pingback:Ayaspaşa’nın ilk apartmanından ilk fotoğraflar – Nilay Örnek
Posted at 16:11h, 08 Aralık[…] ortada) de adını geçirerek, Ayaspaşa Palas ile bağlantısını kurarak…Ayrıntılarını buradan […]