Collège des Frères (St. Pierre İlkokulu)

Yeni adıyla Ecole St. Pierre Hotel, yapım yılı 1841

Son dönemde Galata’da, içindeki İtalyan restoranı ve yapısıyla popüler olan bir işletme; Ecole St. Pierre Otel. 

Otelin, adını, çok zaman önce orada olan eski bir okul binasından aldığını bildiğimden dönüşüm hikâyesini merak ediyordum.

Bugüne kadar ibadete, eğitime ve ticarete ev sahipliği yapan, bugünse otel olan binayı birkaç ay önce gördüm; resepsiyonda tanıştığımız Kristopher bizi binada gezdirdi, tarihini anlattı, otel misafirlerine verilen, içi defter olan İngilizce-Türkçe kitabı da hediye etti.

O kitaptan yararlanarak sizlere de anlatmak isterim.

MESAFE LAZIM, HİKAYELENDİRME HOŞ

(Bu arada, otel-restoran ticari bir işletme olduğunda pozitif bir algı belirtmekten imtina ediyorum ama en küçük ayrıntının bile düşünülmesiyle, binanın ve bölgenin tarihine dair yapılan araştırmalarla, bunların yansıtılışıyla iyi iş çıkarıldığını düşündüm. Canan Tulca ve Nihal Akarsu, Kitchen-İst çalışmış. 

Otel odasının kapılarındaki abaküs göndermesi, bütün mobilyaların bir dönem burada çocukların okumasına göndermeyle köşeli değil yuvarlak olması, kitap, resepsiyondaki görevlinin her tarihi ayrıntıyı bize anlatması hoş. 

Apartman değil de ticari bir işletme anlatmak benim için de zor. Mesafe şart.

Restorasyon ne kadar iyi vs. uzmanları bilir.)

KATOLİK FRANSIZ OKULLARI

Otelin binası, 19. yüzyılda, Katolik bir cemaat olan Frères des Ecoles Chrétiennes (FEC) tarafından kurulan okullardan biriydi. Okul, Fransız himayesine giren ve İtalyan Dominiken papazların idaresi altında bulunan St. Pierre Manastırı’nın bahçesinde, 1842’de, Collège des Frères St. Pierre İlkokulu adıyla açıldı.

MİMAR FOSSATİ’Yİ TANIYALIM…

“Okulun binası ile müştemilatları, neo-klasik ve neo-barok detaylarla günümüze kadar ulaşacak şekilde İtalyan Mimar Gaspare Trajano Fossati tarafından aynı yüzyılda yeniden inşa edilir. 

1809 doğumlu İtalyan Mimar Fossati, 1837 yılında İstanbul Rus Elçiliği binasının projesinde görevlendirilerek İstanbul’a gelir. Neo-klasik bir yaklaşımla inşa ettiği elçilik binası ile Levantenlerin ve yabancı ülke temsilcilerinin ilgisini çeker.  Fossati’nin İstanbul’da yaptığı en önemli işlerden biri de Ayasofya’nın tamiri olur. 

Kardeşi Guisseppe Fossati ile birlikte 30’a yakın yapı inşaatı ve restorasyon çalışmasına, Pera bölgesinde ise pek çok konuta imzasını atmıştır. Fossati bu yıllarda başka projeler de alır. 1841-1843 yılları arasında Saint Pierre Kilisesi’ni inşa ederek ilk özel projelesini tamamlamış olan Gaspare Fossati daha sonra Darülfünun binasının inşası için Osmanlı Devleti tarafından görevlendirilir. Ardından 1846’da Galata Sarayı’nın karşısındaki tiyatro binasının inşasına başlar. 1870 yılında yanan bu tiyatronun yerinde günümüzde Çiçek Pasajı yer almaktadır.”

NASIL BİR OKULDU?

Okul; ahşap barakalardan oluşan bir manastır olarak, eğitim ve öğretim hayatına 1842’debaşlar.
Dersler, İtalyan Dominiken eğitimci hocalar tarafından verilir. İlk öğrencileri, Saint Benoit Lisesi’ndendir. Kilisenin Fransız himayesi altına girmesinin ardından okulun eğitim dili Fransızca olur. Osmanlıca, ek dil olarak öğretilir. Katolik tarikatı olan Dominikelerin etkisindeki bir okul olmasına rağmen Hristiyan, Yahudi ve Müslüman öğrenciler bu okulda bir arada eğitim alırlar. 

Okulun nüfusuna dair en eski kayıtlar, 1894 yılına ait.
Bu kayıtlara göre 238 öğrenciden 175’i Latin, 58’i Grek- Ortodoks, 2’si Ermeni ve 3’ü İsraillidir. Okul, 1914’teki Birinci Dünya Savaşı nedeniyle kapanır ve kapandığında 221 öğrencisi vardır. 1919’da yeniden faaliyete geçer ancak öğrenci sayısı eskisi gibi olmaz. 

1914-1918 yılları arasında eğitim kesintiye uğrar fakat okul 1935 yılına kadar eğitim vermeyi sürdürür. Öğrenci sayısı, 1922 yılından sonraki büyük göçler nedeniyle 100 civarına düşer. 

Bu okulda okumuş ve mezun olmuş öğrencilerle ilgili nerede yaşadıkları veya hayatta olup olmadıkları hakkında bilgi sahibi değiliz. Bir kişi hariç, o da George Mizzi. 

CANLI TANIĞINDAN BİLGİLER

(Burada ben devreye gireyim, orada anlatılanı aktarayım: 1916 doğumlu aslen Fransız vatandaşı olan George Mizzi, 1923 – 1927 yılları arasında Collège des Frères St. Pierre’de eğitim görmüş ve öğretmen olarak görev yapmış. Uzun yıllar Şişli Fransız fakirhanesinde  yaşayan Mizzi, bir gün restorasyonu yapılan eski okulunun önünden geçerken içeri girmiş… Ve burada anlatılan pek çok bilgiye sayesinde ulaşılmış. Misal ta o yıllardan kalan bitkiler ya da bahçedeki çeşmeye dair hikâyeler… Mizzi, 2014 yılı sonunda vefat etmiş.) 

BİR DÖNEM MATBAA ATÖLYESİ

Öğrenci sayısı gittikçe azalan Collège des Frères St. Pierre’in büyük bir bölümü boş kalır. 1922 yılından sonra bazı bölümler, kiraya verilmeye başlanır. Okulun zemin katında bir matbaa atölyesi kısa süre faaliyet gösterir. Matbaa atölyesinde kullanılan taş baskı matbaa kalıpları, günümüze kadar korunarak gelir. Bu taş kalıplar, şimdi resepsiyonda görülebiliyor. 

ARDINDAN MARANGAZ ATÖLYESİ VE EVİ

Okulun bir sonraki kiracısı ise o dönem genç bir girişimici olan marangoz ustası Kostantin Yordanidis’tir. Genç marangoz, avluya bakan zemin katı marangoz atölyesi için kiralar. 

Marangozun aşkı, binanın kaderini değiştirir.

1935 yılında yetenekli ve işinde ustalaşmaya hevesli bir genç olan marangoz Kostantin Yordanidis, bir kıza aşık olur. Kız durumu ailesine anlatır. Kızın babası, bu genci araştırır ve iş yerinin olduğu binaya, marangoz atölyesine kadar gider. Binanın büyük bir kısmının boş olduğunu görür. Okulun sahibi olan kilise yetkilileriyle görüşerek, binayı satın alır. Genç marangoz ve aşık olduğu kız, ailenin de onayıyla evlenir. Kızın babası bu binayı, marangoz damadına düğünde drahoma (Hristiyanlarda ve Musevilerde, gelinin ailesinin damada verdiği para ya da mal) olarak hediye eder. Düğünden sonra bina Yordanidis’in marangoz atölyesine ev sahipliği yapmaya devam ederken aynı zamanda ailece yaşadıkları bir eve dönüşür. 

SANAYİDE PEK ÇOK İLKİN BİNASI

“Okul, 1935 yılında yeterli öğrenci sayısına ulaşamadığı için kapanır. 1945 yılından itibaren bina, Türk sanayicilerin ilk sanayicilik girişimleriyle sektöre öncülük etmelerine vesile olur. Bunlardan ilki Nurol Mobilya’dır. Binadaki sanayi faaliyetleri arasında; Türkiye’deki ilk fabrikasyon mobilya üretimi ve Nevtron markasıyla ilk radyo üretimi de vardır. Bina ayrıca torna tesviye, yangın söndürme cihazları, serigrafi baskı, trafo, adaptör, elektronik kit, kimyahane, otomobil kumaşı ve endüstriyel elektronik cihaz atölyelerine yıllarca ev sahipliği yapar. Bu sanayicilerin pek çoğu bugün başarılı Türk sanayicileri arasında yer almaya devam ederler. 

Onlardan biri de otelin sahibi olan Yurttaş Ailesi’dir. Yurttaş Ailesi, 1981 yılında binaya kiracı olarak gelir. Kendi markalarını yaratırlar; İnform Elektronik A.Ş. ve Özdisan Elektronik A.Ş., faaliyetlerini 2005 yılına kadar bu binada sürdürür.”

KİLİSE KOROSUNDAN İTALYAN RESTORANINA

Bugün italyan restoranı Il Cortile’nin bulunduğu bina, Collège des Frères St. Pierre okulu döneminde kilise korosu için kullanılır. Okul öğrencilerinin koro çalışmaları burada yapılır, ziyaretçiler koroyu dinlemek için burada toplanır.

SAKLANAN SUR

Otelin avlu tarafı, 1960 yılında yapılmış olan ikinci bir binaya, ön tarafı Galata Kulesi Sokağı’na, diğer iki cephesi ise Bizans surlarına sırtını dayıyor. 443 yılında yapılmış olan Galata Kulesi inşasından sonra kenti çevrelemek ve güvenli hale getirmek amacıyla Cenevizliler tarafından 1304-1317 yılları arasında yapılan bu surların pek çoğu ilk belediye olan 6. Daire’nin (Beyoğlu Belediyesi) 1863 yılındaki kararıyla yıkılır, buna rağmen bir bölümü günümüze kadar gelir. İşte bu surların bir kısmı, Il Corte Ristorante Pizzeria’nın içinde yer alıyor. 

ESKİ YATAKHANE ŞİMDİ BAR

Cafe Lounge Bar’ın bulunduğu bina ise, 1900’lü yılların başında Collège des Frères St. Pierre Okulu’nda görevli olan sörler (Frères) tarafından yatakhane ve misafirhane olarak kullanılmış. 

1935 yılına kadar yurt olarak kalmış. 1935 yılından sonra bina kilise tarafından satılır ve 1935-1962 yılları arasında bir postal fabrikası burada faaliyet göstermiş. Fabrika daha sonra şehir dışına taşınmış ve yerine 1990’lı yılların sonlarına kadar varlığını sürdüren Yordan Usta’nın mobilya atölyesi açılır.

** Fotoğraflar benim çektiklerim (hangileri anlaşılır) ve otelin çektirdiği profesyonel fotoğraflar…

BU YAZIYI PAYLAŞIN:

WhatsApp
Email
Twitter
LinkedIn
Telegram
Facebook

YORUMLAR

No Comments

Post A Comment

DİĞERLERİ

Daday

Ballıdağ Sanatoryumu

Kastamonu, değerinin az bilindiğini düşündüğüm şehirlerden; doğasından pastırmasına, eski yapılarından mantarına çok kıymetli, Daday ilçesi ayrı güzel. Benim Kastamonu’yu sevme nedenim, orayı birlikte gezdiğim Ece Aydın’dır sanırım. Eski bir öğretmen olan annesinin adı İksir. Onun adına açtıkları etkileyici konaklama mekanı İksir Çiftlik Evi’nde, eski konak

Devamı »
Tomtom

Vernudaki Apartmanı / Goethe-Institut İstanbul

Çok, çok, çok güzel bina… Kapının yanında mimar imzası görmek rahatlatıcı; A. D. Yenidunia ile C. P. Kyriakides. Bu büyük bir ipucu. İz sürmeye ilk, binanın şu anki kullananı Goethe-Institut İstanbul’un internet sayfasından başladım. “Belki Almanlar araştırmıştır” gibi pozitif bir önyargım vardı. Ama yok, onlar

Devamı »
Bebek

Narlıyan Apartmanı

Yine bir semtin simge binalarından biri olan ama üzerinde adı da yazmayan, hakkında bilgi edinilmesi zor olan bir bina; Bebek’in en sembol yapılarından Narlıyan Apartmanı. Apartman desem de yalı. Önenden geçer geçer ismini bulamaz, adını bilmediğim için de ‘bakınamazdım’. İnci Karcılıoğlu “Nilay Hanım satışa çıkıyor,

Devamı »
Kurtuluş

Baraz Apartmanı

“Dedem ihaleyle satın almış burayı. Biz ailece, yıllarca burada yaşadık. Sakin bir mahalleydi burası. Kurtuluş Caddesi’nin arkası boş araziydi. Bu sokaklarda futbol oynardık. Kurtuluş, İstanbul’un en medeni yeriydi. Kapılara kilit vurulmazdı” diye anlatıyor Türkiye’nin ilk sanat galerisi sahiplerinden Yahşi Baraz…  “Burayı” dediği yer Kurtuluş Caddesi,

Devamı »
Harbiye

Belvü Apartmanı

Binanın altındaki kuruyemişçi bunu saklamak için elinden geleni yapsa da, Art Deco sundurma, o kapı, binanın dışını süsleyen oyma güller, çiçekler… Başınızı hafif kaldırdığınız anda incelemeye koyulacağınız Belvü, Elmadağ’ın en güzel apartmanlarından biri…  Büyük şehirlerde pek çok Belvü Apartmanı, misal Ankara’da Belvü Palas var(mış). Fransızca

Devamı »
Kurtuluş

Şahin ve Ülkü Apartmanları

Mimar Apostol Mavrodoğlu‘nun binalarından devam edelim… Rum asıllı mimarın şansı, mimarı olduğu binalara ismini yazması (Apostol Mavpodoglou ya da Mavrodoğlu / Fransızca, eski Türkçe hep yazmış) olmuş.  Şansı mı kaderi mi bilmem, imzası olan binaların çoğunun adı değişmiş. Burada anlattığım Uğur (Teodoridis) ya da Hamit

Devamı »
Nişantaşı

Barıştıran / Demirağ Apartmanı

Demirağ Kira Evi, Maçka; balkonları da o kadar karakteristik ki, “Ben bunu kolay bulurum” dedim. Tabii ki öyle olmadı! Bulamadım. O günlerde bayramdı, ben apartman isimlerinin de fotoğraflarını çekiyorum malum, 400’ü aşkın fotoğraf arasından Nişantaşı’ndaki Barıştıran Apartmanı’nın adını seçtim. 2016 ve 2017 yıllarında fotoğraflarını çekmişim,

Devamı »
Büyükada'nın Yaşlanmayan Modernleri
Hasan Çalışlar Arşivi

Çok sevdiğim mimar Hasan Çalışlar’ın, Instagram’da oluşturduğu ve “Büyükada’nın Yaşlanmayan Modernleri” adını verdiği arşivine, bundan sonra sitenin bu bölümünden ulaşabileceksiniz.