Bu projeyle -sanal alemde de olsa- ne ilginç, ne güzel insanlar tanıyorum.
Dimitri (Vafiadis) Daravanoğlu, yaklaşık 5 yıldır, sözlü tarihin izinde bir aile müzesi projesi üzerinde çalışıyormuş.
O, Rum, Ermeni ve İtalyan asıllı bir ailenin İstanbul’daki son üyelerinden. Instagram’da yürüttüğü @2mi3museum Dimitri’nin Müzesi Projesi kapsamında bulgularını yazılı hale getiriyor.
İşte şimdi, onun yazısından kısalttığım haliyle Dikranyan Efendi Yalısı.
SOĞAN KUBBESİ MEŞHUR
Kefeliköy’de önünden geçen yolla yalı olma özelliğini zamanla kaybetmiş bir köşk var: Dikranyan Efendi Yalısı. Kefeliköy, Sarıyer’in sahil şeridinde, Kireçburnu ile Büyükdere arasında kalan İstanbul’un küçük semtlerinden biri. Yalı, 1895’te mimar Raimondo D’Aranco tarafından yapılmış ve yalının ilk sakinleri Dikranyan Ailesi olmuş. Geçirdiği bir yangının ardından 1920’lerde restore edilen yalının soğan kubbesi 1969 yılında eklenmiş. Yalı, 1954’te Hamparsun Çolakal, 1969 yılında ise Mehmet Yörük tarafından satın alınmış. 1954 öncesinde orada 25 sene yaşayan aile ise Vafiadis Ailesi.
25 YIL BURADA YAŞAMIŞLAR
1930’lu yıllarda Dikranyan Efendi Yalısı, Kayseri Ermenileri’nden kürkçülükle uğraşan, Kürkçüyan ailesinden iki kardeşe aitmiş. Kardeşler aileleriyle birlikte burada yaşıyormuş.
Büyükdede Hurmuzios Vafiadis, Dikranyan Efendi Yalısı’nda yaşayı çok istediği için Kürkçüyan Ailesi’ne burayı satması için sürekli tekliflerde bulunmuş fakat her seferinde reddedilmiştir. Ama bir gün Vafiadis’e kiracı olabileceği söylenmiş. 25 yıl da kiracı olmuşlar. Kürkçüyan Ailesi de o dönem Kefeliköy’de yaşamaya devam etmiş; kızları Seta ile Aleko Vafiadis çok yakın arkadaş olmuş. (Aleko, Seta ve annesi Arpine, 30 Ağustos 1947)
Bir köşkte 25 yıl boyunca geniş bir aile ve arkadaşlarla yaşamak şüphesiz beraberinde birçok anı getirir. Köşkte sadece ailenin bir ferdi haline gelmiş Mimi adında bir jako papağanı ile Chita adında avuca sığabilen bir maymun da yaşamaktadır.
MAYMUN VE PAPAĞANLARLA YAŞAM
Önünden keyifle yüzülen bu yalıda, sadece insanlar değil ailenin birer ferdi haline gelmiş Mimi adında bir jako papağanı ile Chita isminde avuca sığabilen bir maymun da yaşamış.
Şöyle aktarıyor büyükler: “Mimi, kelimeleri öğrenebilen ve tekrar edebilen bir papağandı. Bazı günler, Kefeliköy’deki balıkçılar dinlenmek için Dikranyan Efendi Yalısı’nın merdivenlerinde oturur ve burada sohbet edermiş. Küfür de ederlermiş. Günden güne, Mimi bu küfürlerin bir kısmını öğrenmiş ve tekrar etmeye başlamış. Günün birinde dinlenen balıkçılar kapıyı çalmış ve Aşhen’e evden birinin kendilerine küfür ettiğini söylemiş. Aşhen ise küfür edenin papağan olduğunu ve bu küfürleri onlardan öğrendiğini balıkçılara anlatmış.”
6-7 EYLÜL İLE KADERİ DEĞİŞENLERDEN
6-7 Eylül 1955 günlerinde, Vafiadis Ailesi Kefeliköy’deymiş. Saldırganlar, onların Ortaköy’deki evine girmiş ve birçok eşyayı kırıp çoğunu da almış. Kefeliköy’de bir adam (aile “ismini bildiğimiz ama söylemek istemediğimiz” diyor) saldırganlara ailenin oturdukları evi göstermiş. Aile haberleri ve saldırganların seslerini duyunca kapılarını kilitlemiş, kapının arkasına bir İsa ikonası yerleştirmiş. Saldırganlar bu eve giremeyince de aile bunu ikonanın bir mucizesi olarak yorumlamış.
Kefeliköy’de geçen günlerinden ardından, Vafiadis ailesi sırayla Arnavutköy, Sarıyer ve Tatavla olarak da bilinen Kurtuluş’a taşınmış, ardından ailenin yeni nesli İstanbul içinde farklı semtlere ve Atina’ya yerleşmiş.
Kefeliköy, Dikranyan Efendi Yalısı’ndaki anılar büyükler tarafından uzun yıllar boyunca anlatılmış.
Henüz yorum yapılmamış.