“Sosyal, çevresel ve kentsel etki odaklı çalışmalara, ortak kültürel üretimlere ev sahipliği yapacak olan Postane, 9 Ekim Cumartesi kapılarını açıyor!” duyurunusu görür görmez, benim için Mekânda Adalet Derneği’yle de özdeşleşen, @postaneistanbul‘un kurucu direktörü sevgili Yaşar Adanalı’dan binayı yazması için ısrarcı oldum.
Yaşar, en “Özlemiyorum” diyene bile Beyoğlu’nu özletecek bir girişle Postane binasının geçmişini, bugünün anlatmış.
Instagram’da Yaşar’ın yazısını kısaltarak kullanabildim; burada sakin sakin, adım adım, bol bilgili halini okuyabilirsiniz. Leziz…
GALATA KULESİNE ÇIKARKEN; NERELER NERELER…
Bankalar Caddesi’nden Galata Kulesi’ne çıkarken önce yokuşun başında Kamondo Merdivenleri’nin güzelliğiyle ferahlıyorsunuz. Sonrasında Bereketzade Medresesi Sokağı’ndan Kule’ye kadar kesintisiz bir şekilde devam eden yokuştan, Galata’nın kozmopolit geçmişini hatırlatan yapılara muhtemelen pek de dikkat etmeden soluk soluğa çıkıyorsunuz.
Avusturya Lisesi, Terziler Sinagogu, Sen Jorj Hastanesi, İngiliz Bahriye Hastanesi, Bereketzade Ali Efendi Camii ve İngiliz Postanesi bu binalardan birkaçı.
FETİH SONRASI İLK CAMİ
Yokuşun sonuna doğru, Galata’da fetih sonrası inşa edilen ilk caminin yeniden inşası olan Bereketzade Ali Efendi Camii yer alıyor.
Bu caminin 1949 yılında Galata Meydanı’na taşınan etkileyici çeşmesinin yerindeki oldukça sade yeni çeşmesi, akan suyu ile sizi soluklanmanız için kendine davet ediyor.
Aslında sadece 30 metre bir mesafe kalmış olsa da, eğer bu civara aşina değilseniz, “Galata Kulesi’ne acaba daha ne kadar var?” diye düşünürken tam arkanızda bulunduğu köşe parsele taş arkatlar üstünde kendinden emin bir şekilde oturan eski İngiliz Postanesi yer alıyor.
BİR BİNA ÜZERİNDEN KATMAN KATMAN ŞEHİR TARİHİ
İngiliz Postanesi, İstanbul’un az bilinen, ancak arşivi eşelediğinizde hakkında oldukça fazla bilgiye ulaşabileceğiniz, bina üzerinden şehrin çok katmanlı tarihini de okuyabileceğiniz yapılarından biri.
Farklı kişi, kurum, işlev ve kültürlerin izini barındırıyor. 1853-1856 yılları arasında gerçekleşen Kırım Savaşı sırasında İngiltere, ordusunun askeri yazışmaları için İstanbul’da bir postane binası kuruyor.
Savaşın ardından İngiliz Askeri Postanesi sivil yazışmalar için kullanılmaya başlanıyor ve artan ticari faaliyetlerle dönemin İngiltere Posta Bakanı George Campbell, yeni bir bina inşa edilmesi için emir veriyor. Mimar ve mühendis Joseph Nadin’in tasarladığı ve inşaatını yürüttüğü Galata’daki postane binası 1859’da tamamlanıyor ve 1895 yılına kadar bu amaçla kullanılıyor. Yani postane olarak faaliyet göstermek amacıyla tasarlanıp inşa ediliyor.
BAŞKA İNGİLİZLER DE VAR
Binanın inşaatına dair tartışmaları İngiliz Parlamentosu kayıtlarından, açılışını dönemin gazetelerinden, kullanıcılarını buradan gönderilen karpostallardan takip etmek mümkün. Aslında civarda bulunan bir dizi İngiliz yapısından bir tanesi Postane. Bahriyeli Hastanesi, İngiliz Karakolu, İngiliz Konsolosluğu lojman binalarıyla aynı yapı adasını paylaşıyor.
İngiliz Postanesi’nden gönderilen bir kartpostal, sağ alt köşede Postane yer alıyor
160 YILDIR SORUNSUZ ÇALIŞAN KEPENKLER
Binanın kepenkleri Manchester’dan getiriliyor. İngiliz Clark & Co firmasının patentli ürünü olan çelik kepenkler manuel bir sistemle sorunsuz bir şekilde 160 yıldır açılıp kapanıyor. Kasası da yine İngiltere’den. Hırsızlar tarafından açılması zor olarak bilinen Chubb’s kilitleri Sherlock Holmes hikâyelerinde iki kere geçiyor.
BİR DÖNEM DE İNGİLİZ ERKEK OKULU OLMUŞ
Postane 1895’te Karaköy’de başka bir binaya taşındıktan sonra bina 1905’te İngiliz Erkek Okulu olarak “English High School for Boys” adıyla faaliyet göstermeye başlıyor. Okul 1912 yılında Teşvikiye’deki yerleşkesine geçene kadar burada eğitim veriyor.
İŞLEV TAMAMEN DEĞİŞİYOR
Bina 1949 yılında, Galata’nın Musevi cemaatinden Salomon Kohen ve Mişon Niyego tarafından satın alınıyor. Üst katlar konut, alt kat ise atölye ve satış alanı olarak kullanılıyor. 1957 yılına gelindiğinde ise binanın zemin katı Rum Koço Papadopulos tarafından marangozhane ve satış yeri olarak kullanılıyor.
ORMANLAR AİLESİ’NİN KATKISI
Oldukça harap bir haldeyken, 1990’larda tekrar el değiştiren binada 1995-1999 yılları arasında restorasyon çalışmaları devam ediyor. 2003 yılında, Zavallılar (1974), At (1981), Hakkari’de Bir Mevsim (1982) gibi önemli filmlerin görüntü yönetmeni Kenan Ormanlar’ın film prodüksiyon ve kamera kiralama şirketi Kenmovie’ye ev sahipliği yapmaya başlıyor. Binanın bu son restorasyonu ve iç dekorasyonu Kenan Ormanlar’ın kardeşleri, Mimarlar Odası’nın eski başkanlarından yüksek mimar Şaban Ormanlar ve marangoz Cemil Ormanlar tarafından gerçekleştiriliyor.
YENİLENME ÇALIŞMASI ÖDÜL BİLE ALMIŞ
Galata Derneği, 2012 yılında 23. Galata Şenliği kapsamında gerçekleştirilen “Yaşanan ve Yaşatılan Çatılar” yarışmasında Kenan Ormanlar’a ödül veriyor. Ödülün metni çarpıcı: “Camekan Sokak 9 numarada, orijinal işlevi İngiliz Postanesi olan binanızın genel olarak tüm özelliklerinin korunarak ve sunulacak şekilde restore edilmesi değerli bulunmuştur. Yakın çevresinde çok sayıda örneği bulunan mahalle yaşantısını olumsuz yönde etkileyen ve mahalleden göçü teşvik eden işyeri kullanımlarına karşı bir direnç noktası oluşturmanız çok önemli bulunmuştur. Yapının orijinal haline en yakın şekilde kullanılması, gösterilen özen ve bakım değerlendirilmiştir. Bu nedenle ve jürinin oybirliği ile Çatı Katı, Teras Alanları Koruma birincilik ödülünün verilmesine karar verilmiştir.” 17 Mart 2015 tarihinde Kenan Ormanlar’ın vefatından bir süre sonra bina satılığa çıkıyor, gönülsüz bir şekilde. Sonuçta Ormanlar ailesinin binaya gösterdiği özeni ve verdiği emeği anlayacak birilerini bulmak gibi bir kaygı söz konusu.
UMUDA ORTAK ARAYANLARI BULUŞTURACAK BİR MEKAN
“Tarihi bir bina, tüm bu geçmişin üstüne, onu yok saymadan, geleceği de varsaymadan, güncel ihtiyaçlara cevap verecek şekilde nasıl yeniden işlevlendirilebilir?
Bu bina, varlığını sürdürürken kentin tarihinin de bir parçası olmayı nasıl sürdürebilir?
Yakın tarihinde “özen ve bakım” ile anılan bu mekan, böyle anılmaya nasıl devam edebilir?
Umuduna ortak arayanları buluşturacak bir mekân nasıl tasarlanır?”
Yukarıdaki ve benzer sorular ile 2020’nin Ağustos ayında, sosyal mekanlar üzerine çalışan Bertha Vakfı ile işbirliği içinde, İngiliz Postanesi’nin anahtarlarını aldık.
‘ÖNCE BİNA TARİHİNİ ARAŞTIRDIK’
Bir sosyal girişim olarak burayı, çok katmanlı geçmişinin, konumlandığı kültürel ve ekolojik peyzajının son derece farkında olarak, sosyal, çevresel ve kentsel etki odaklı çalışmaları ve ortak kültürel üretimleri teşvik edecek bir merkez halinde yeniden işlevlendirmek için yola çıktık.
Tarihsel ve işlevsel sürekliliğini vurgulamak için ‘Postane’ adını tercih ettik. Kent araştırmacıları ile binanın ve Galata’nın tarihini araştırmaya başladık.
NELER NELER YAPILDI?
Çeyrek asırdır binada çalışan, buranın adeta kara kutusu Kenmovie emektarı Tayfun Bey (Kaşçatan) ile çalışmaya devam ettik. Onarım sırasında, orjinal olmayan binadan çıkma malzemelerin hepsini tekrar kullanmaya özen gösterdik. Parkeler hayatlarına teras katının bitki yatakları olarak devam ettiler örneğin. Çelik dolaplar sera oldular. Tüm onarım sürecini “açık şantiye” olarak sürdürdük, mahallelileri ve Postane’nin gelecek topluluğunu henüz inşaat neticelenmeden dahil etmeye çabaladık. Kullanıcılarının zamanla dönüşecek ihtiyaçlarını şimdiden öngörmek yerine, esnek mekan ve mobilya kullanım alternatifleri üretmeye çalıştık. Sürece olabildiğince tasarımcıyı, zanaatkarı, yerel işletmeyi dahil etmeye özen gösterdik.
YAŞAMAK İSTEDİĞİMİZ KENTİ ÜRETMENİN PEŞİNDE…
Postane daha adil ve yaşanabilir bir dünya için üretenleri, kültür mirasını koruyup yaşatanları, yenilikçi ve yaratıcı hikayeleri dinlemeyi ve anlatmayı sevenleri bir araya getirmeyi hedefliyor.
İçinde yağmur suyunu biriktirip kullanarak doğal gıda yetiştirilen bir teras bahçesi; dayanışma temelli mutfak ve kafeteryası; yerel üreticiler, sosyal girişimler ve kooperatiflerle tüketicileri buluşturan adil ticaret birimi; ortak üretimi teşvik eden çalışma ve toplantı alanları; uzmanlık kütüphanesi; hikâye anlatıcıları için podcast ve video stüdyosu; ve kamusal etkinlikler için çok amaçlı salonu bulunuyor.
Yaşamak istediğimiz, hepimize iyi gelecek kentlerin bilgisini ve sözünü üretmenin ötesinde, o kentin kendisini üretme derdinde.
2 Comments
Ercan Kesal
Posted at 13:33h, 09 EylülBaşarılar ve yol açıklığı dilerim
Nilay Örnek
Posted at 14:31h, 11 EylülÇok teşekkürler:)