Namık Kemal Apartmanı

Gazeteci Umur Talu ile çok kısa dönem, biraz da mesafeli olarak çalışabildik. Ama kendisini çok beğenir, severim. 

Tahayyülüm öyle ki, o ve ailesi, İstanbul, evler, mahalleler açısından anı zengini insanlar…

“Bize bir ev, bir bina yazar mısınız?” dedim, kırmadı beni. Kısa süre içinde bir yazı gönderdi.

Twitter’a “Bir dönem Çetin Altan, Yaşar Kemal, Umur Talu gibi isimlerin yaşadığı Menekşe-Cennet mahallelerindeki Basınköy’e ait fotoğraf arayıp bulamıyorum. Namık Kemal Blok gibi blokları varmış… Elinde sitelere dair fotoğraf olan var mı?” yazalı 2 ay olduğuna göre yazıyı şu zamandır elimde tutuyorum!

Güzel fotoğraf olmadan yayınlamayayım dedim ama dayanamayacağım. Fotoğraf bulan bana atsın.

Özetle konuk yazarım Umur Talu (Ama önemli iki not; Umur Bey’in anlatımı bitince sonra da benim notlarımı okuyun!

FLORYA, MENEKŞE, MARMARA, KÜÇÜCÜK BEYTİ

“7 yaşımdaydım. Babamın Bağlarbaşı’nda ölümünden sonra, kısa Bomonti’nin ardından, taşındığımız ikinci semt.

Semt mi? Aslında yeni kurulmuş bir gazeteci kooperatifi. İlk mütevazı basın sitesi.

Bir yanı orman, bir yanı uçurum, bir yanı Avrupa’ya açılan Londra Asfaltı ve henüz minicik olan ama yazlık sineması bulunan Cennet Mahallesi.

Aşağıya inersen Florya, Menekşe; pırıl pırıl Marmara. Uçurumun ötesi Küçükçekmece. Kapalı sinema. Mezbaha. Küçücük Beyti. Döner. Deniz ve gölün buluşması, karışması, sevişmesi. Henüz bir diğerine saygılı, kirletmeden.

NAMIK KEMAL APARTMANI 8 DAİRE

Babamın ev sahipliği hayali, onun bizimle taşınan hayaliyle, uzakta bir köy ama olağan dışı bir köy. Apartmanın adı, Namık Kemal. Memnun oldum.

Bilmiyorum tabii, oğullarına birbirlerinin isimlerini vermişler büyük dedemle. Birinde Kemal var, pek kullanmamış Ercüment Ekrem. Birinde, benim gibi, babam, dedem gibi Ekrem. Kendi adı yapmış Âli Ekrem.

Bizimki Namık Kemal. B kapısı. Öyle deyince çok katlı sanırsın ya, iki katlı, enine. Her kapıda dörderden, toplam sekiz daire. 

KURADA ÇIKMIŞ

Kurada Namık Kemal bize çıkmış; Ziyad Ebüzziya başkasına. Kimi böyle iki katlı gazeteciler yazarlar, kimi dört katlı, yine iki kapılı. 

Her apartmanda, ölmüşlerinin mirasını onurla taşıyan gazeteciler, yazarlar. Onların çocukları. Arkadaşlarım, ablalarım, abilerim.

Canını dişine takmış annem. Bizimle yaşayan ablam, yani küçük teyzem. 

O APARTMANLAR Kİ…

Balkondan, hep geç kalan, geç kalkan, bazen gelmeyen ama yine de bizi yollara bağlayıp İstanbullu yapan otobüsün durağı görünüyor. 

Biz ikinci katta, köşedeyiz. Alt katların bahçeleri görünüyor.

Sağda Çetin Altanlar’ın bahçesi, dairesi görünüyor.

Ön taraftan Orhan Kemaller’in oturduğu apartman görünüyor. Sezgin Burak’ın Tarkan’ı, Faruk Geç’in resimli aşk romanlarını çizdiği, Doğan Koloğlu’nun hapse gittiği apartman.

Yaşar Kemal’in oturduğu apartman, sitenin sonunda, Menekşe-deniz yolunda. Bizden görünmüyor. Ama Yaşar Amca-Abinin heybeti her yerden görünüyor.

Bir bakıyorsun, İslam Çupi görünüyor; bir bakıyorsun Orhan Koloğlu, Mıstık, Doğan Katırcıoğlu görünüyor.

Çizgi romanlar, filmler, makaleler, manşetler, haberler, karikatürler, fotolar, maçlar görünüyor.

Namık Kemal hepsini görüyor çocuk gözlerimle.

Babamın kederi, benim kaderimi yazıyor. Her amca, teyze, abla, abi saygı duydukları kaybımıza vefayla; şefkatini, dostluğunu, arkadaşlığını uzatıyor hemen.

Kaderim sanki orada yeniden, bir gün onlarla aynı binalarda, aynı gazetelerde, aynı heyecanla buluşmaya doğru hızlanıyor.

KURT BİLE İNİYOR

Namık Kemal, kışları üşüyor.

Ormandan kurt indiği bile vaki.

Soba oturma odasında. Sık sık parlayan kahverengi bir gaz sobası. Ben yatılıyım ilk mektepte de. Ortaköy’de, devasa sobalı yatakhanede, üşümeyi ama üşenmemeyi öğreniyorum. Hayatta içini ısıtan ne varsa, kim varsa, birbirini ısıtmak için emek, gönül vermeyi.

Sürgündeki yazarın, gazetesini büyük dedeme emanet eden Kemal’in adına sarılarak büyüyorum. İlk göz ağrılarım, futbol tutkusu, öğrenme, macera, 12 Mart’ta varillerde yakılan kitaplar, çok çekindiğim Leyla Teyze’nin o güzelim ve yorgun Slav yüzünün de, çevirileri yüzünden cezaevine atılması. Doğan Abi’nin, Çetin Abi’nin, Orhan Kemal’in mapuslukları.

Babasız çocuğun babaları hapiste arkadaşları.

15-16 Haziran’ın içimdeki beni hazırlayan uğultusu.

Sıradan bir kooperatif apartmanının, taşıdığı tarihle, sunduğu talihle, komşularıyla; nasıl olağanüstü bir masala, insanın boyundan çok yüreğini, ufkunu büyüten bir mucizeye dönüştüğünü bugün daha iyi anlıyorum.

Özlüyorum.

Hepsini.

Hepimizi.

Size Namık Abi diyebilir miyim!”

*******

BABA KİM, DEDE KİM, NAMIK KEMAL İLE İLİŞKİLERİ NE?

Şimdi buradan sonra ben yani Nilay devreye giriyor.

Bir önceki metinde yani Namık Kemal Apartmanı yazısında Umur Talu iki ifade kullanıyor ayrı ayrı;

“(…) Bilmiyorum tabii, oğullarına birbirlerinin isimlerini vermişler büyük dedemle. Birinde Kemal var, pek kullanmamış Ercüment Ekrem. 

(…) Sürgündeki yazarın, gazetesini büyük dedeme emanet eden Kemal’in adına sarılarak büyüyorum.”

İşte burada bakmak lazım kim bu baba, dede, Namık Kemal ile ilişkisi ne?

ARABA SEVDASI’NDAN BİLDİĞİMİZ

Umur Bey’in babası Muvakkar Ekrem Talu; İtalya’da bankacılık okumuş, futbolculuğun ardından, spor yazarı ve yönetici olmuş; Türkiye’nin ilk spor spikerlerinden biri.

Onun babası Ercüment Ekrem Talû; gazeteci, yazar, öğretmen ve siyasetçi. Roman, hikâye ve tiyatro eserleri yazmış; Légion d’honneur nişanı almış acayip biri; hakkında okunası.

Peki onun babası yani Umur Bey’in büyük dedesi kim? Şair-yazar Recaizade Mahmud Ekrem; Araba Sevdası ismi ile özdeşleşen! Onun hayatı daha daha da okunası, trajedileri, mücadelesi okunası… 

Şimdi buradaki bağa geliyoruz.

TEVAFUK BURADA DA GÖRÜNÜR

Ercüment Ekrem Talu’nun wikipedia sayfasında şöyle yazıyor:

“Namık Kemal’e duyduğu sevgi ve saygıdan ötürü babası ona Ahmet Kemal adını koydu; annesi ise Ercüment adını ekledi.” (isim koyma işini çözdük)

Recaizade Mahmud Ekrem’in wikipedia sayfasında ise şöyle yazıyor:

“Namık Kemal’le tanışmasının ardından edebiyat çevresine girmiş ve onun Fransa’ya gitmesi üzerine, 1867’de Tasvir-i Efkar gazetesinin yönetimine geçmiştir.” (Bu da gazete meselesi; Recaizade Mahmud Bey’e gazetesini emanet eden Namık Kemal, onu edebiyat dünyasına sokan kişi de aynı zamanda,)

Düşünün gazetelerde ilk spor yazılarını yazan insanlardan biri olan babanız sayesinde bir basın köyüne taşınıyorsunuz, size kuradan ‘Namık Kemal Apartmanı çıkıyor’; 7 yaşındasınız, büyüyüp hikayeleri öğrendikçe ilginç gelmez mi? 

Bu işte tek anlamadığım; -yakışıklı- Recaizade Mahmud Ekrem’in, Kıvanç Tatlıtuğ’un dedesi olduğu uydurmasını kimin yaptığı…

********

Fotolar konusunda notlar: Facebook’ta ‘Bir Zamanlar Cennet Mahallesi’ adlı bir grup var; o iki bina oradan. Umur Bey, “O fotodaki evler, gazeteci evleriyle birlikte inşa edilen Havacılık Sitesi, Astsubay Sitesi” yazdı bana… Basın sitesinden fotoğraflar bir hanımefendiden geldi ama onun bir projesi varmış, biri alır malır korktum, kullanmadım, üzerine isim yazmak vs. benim uğraşacağım işler olamıyor… Gökben Hanım var; o bana Yaşar Kemal dairesini gönderdi ama yazısı gelirse onu ayrı kullanırız diye kullanmadım. Fotoğraflardan birinde Umur Talu evlerinin önünde, diğerinde futbol takımında en sağda ayakta, yanındaki de Orhan Kemal’in oğlu Işık imiş.

BU YAZIYI PAYLAŞIN:

WhatsApp
Email
Twitter
LinkedIn
Telegram
Facebook

YORUMLAR

7 Comments
  • NurcanBayraktar
    Posted at 00:18h, 22 Ekim Cevapla

    Umur Talu eline sağlık

  • Bahriye Çeri
    Posted at 23:40h, 05 Kasım Cevapla

    Ne kadar kıymetli bir yazı olmuş… Arşivlik . Elinize sağlık.

    • Nilay Örnek
      Posted at 18:08h, 12 Kasım Cevapla

      Teşekkürler

  • Bihter Tokatlı
    Posted at 14:39h, 16 Aralık Cevapla

    Merhaba , küçük bir çocukken heralde 88-89 gibi o sitelerin önünde bir park vardı . orada oynardım. O evleri hatırlıyorum . Köşesinde Bambi vardı . Dedemin gazinosu .. Ben hatırlamıyorum ama çok büyük sanatçılar çıkmış. Sadece sahnenin ne kadar büyük olduğunu hatırlıyorum yada ben çok küçüktüm.. ön tarafında yine Bambi nün çay bahçesi bölümü vardı oranın manzarasını sandalyelerini ortamı..Sonra dayım işletti bir süre ama mafya geldi .. sonra tabiki elden çıktı gitti. şimdi sanki okul gibi bir şey vardı ..

    • Nilay Örnek
      Posted at 16:00h, 17 Aralık Cevapla

      teşekkürler; her satır yeni bir bilgi

  • Seda
    Posted at 18:22h, 14 Nisan Cevapla

    Merhaba,
    Dedem ve ailesi bu sitenin ilk sakinlerinden. Hala da ordalar. Ben de Basınköy’lüyüm. Yasar Kemal ile bahçe komşusu olduğumuz bir dönem bile var.
    Fotograf bulabilirsem size kesin atacağım.

    • Nilay Örnek
      Posted at 11:32h, 15 Nisan Cevapla

      Çok mutlu olurum:)

Post A Comment

DİĞERLERİ

Zeyrek

Zeyrek Çinili Hamam

Yıllar önce çinileri sökülüp satılmasaydı bugün ilk fotoğraftaki gibi görünecekti. (İlk kare Yasser Bunni tarafından 3 boyutlu- çiniler duvara işlenerek elde edilmiş bir görüntü). Ama yine de çook güzel! Zeyrek Çinili Hamam’ı ilk 17. İstanbul Bienali’nde 2022 Ekim’inde görüp hayran olmuştum. Hamam, o dönemde sergiler

Devamı »
Arnavutköy

Tuncel Kurtiz’in Arnavutköy’deki ‘o’ evi

Sanatçı Tuncel Kurtiz’in 44 yıl arayla bir çatıda çektirdiği, İstanbul-Arnavutköy’deki büyük değişimi gösteren iki fotoğrafı belki siz de internette görmüşsünüzdür. Benim #tarih dergisinde en sevdiğim köşe idi ‘Dün & Bugün’; yıllar öncesinden genellikle ünlü birinin bir fotoğrafı bulunur, sonra o kişi orada anılarını anlatır ve fotoğraflanır.

Devamı »
Göztepe

Emiroğlu Apartmanı

Malum binalara algım açık, bir güzel apartman gördüğüm an, “Bana yazar mısınız sizin apartmanı?” diye soruyorum. Eda Emiroğlu’nun @rapsodistanbul hesabında harika fotoğraflarla şöyle bir ifade gördüm: “Geçenlerde bizim aile apartmanına Mimar Sinan Üniversitesi’nde yüksek lisans yapan iki öğrenci uğramış. Hocaları Yakın Geçmişin Mirası ve Korunması

Devamı »
Taksim

Miramar Apartmanı

“Tüm bunlar toz oldu artık” Bugünkü mini metne başlık koyuyor olsam bunu yazardım. Bir mimarın peşinden, Marmara ve Sümer Apartmanları’ndan devam.  Agos ve Şalom gibi gazeteler yani azınlık yayınları olmasa tarihimiz -daha da- dev eksik. Dün  Karel Valansi’nin yazar Jak Alguadiş ile yaptığı söyleşiden bahsetmiştim.

Devamı »
Cihangir

Çok Şükür Apartmanı

Bazen apartmanları insan hikâyelerini, bazen de insan hikâyelerini apartmanları anlatmak için kullandığım doğrudur. Bu apartmanı da “Sâdettin Kaynak’ın bir dönem yaşadığı apartman” olarak paylaşmaya hakkım olsun artık:) Beyoğlu-Sıraselviler’de başka bir bina yazıyordum. Sâdettin Kaynak’ın da Sıraselviler’de bir apartmanda oturduğunu fark ettim. ‘Küçük bir bina’ diye

Devamı »
Göztepe

Pekiçten Apartmanı

Bazı binalar, beni bazı şahane insanlarla tanıştırıyor. Bahar Erdensin’in inceliğine, çalışkanlığına, yazısına hayran kaldım. Bahar Hanım anlatıyor: “Pekiçten Apartmanı, yine bu güzel sitede yer alan, Göztepe’deki Emiroğlu apartmanının yan komşusu. Pekiçten’i yazarken, kendisinden önce var olan güzeller güzeli müstakil evden bağımsız yazamadım. O güzel ev,

Devamı »
Şaşkınbakkal

Velioğlu Apartmanı

Bu işi yapmaya önünden geçip de bilmediklerimiz için, kayıt tutmak için, Cumhuriyet dönemi mimarlarına selam çakmak için başladım denilebilir; en çok da meraktan tabii ki… Ama farklı örnekler gelince kaydını tutmak da hoşuma gidiyor. Uzun yıllardır tanıdığım Harun Velioğlu, paylaştığım Kaplancalı Apartmanı’na “Bizim komşumuz, ben

Devamı »
Büyükada'nın Yaşlanmayan Modernleri
Hasan Çalışlar Arşivi

Çok sevdiğim mimar Hasan Çalışlar’ın, Instagram’da oluşturduğu ve “Büyükada’nın Yaşlanmayan Modernleri” adını verdiği arşivine, bundan sonra sitenin bu bölümünden ulaşabileceksiniz.