Bu sıra evleri, Fransa’da okumuş Osmanlı döneminin Ermeni mimarlarından Aram Tahtacıyan tasarlıyor; amaç, Elmadağ Surp Agop Hastanesi Vakfı’na gelir sağlamak. Daha sonra bu evler hastanede kalan, yaşayan bazı yoksul insanların da yaşam yeri oluyor. Afife Batur arşivlerinden anladığım, hastaneye çok gider olmasın diye kullanılan malzemede de hesaplı olunmuş. Kapılar yuvarlak, cumbalar var ama süs yok. Arka bahçe tasarlanmış ama çok azı kullanılmış.
‘EVLER’ SERİSİ ONLARDAN İLHAMLA
1973 yılında Füreya Koral Elmadağ’daki, Arif Paşa Apartmanı olarak da bilinen Sarıcazade Abdullah-Osman Bey Apartman’ına taşınıyor. Penceresinden gördüğü Surp Agop Vakfı sıraevlerinden ilhamla 80’lerin başında yaptığı ‘Evler’ serisi, 1986’de Sedat Simavi Vakfı Görsel Sanatlar Ödülü aldı.
Benim Habertürk’teki odam bu evlere bakardı; sanırım bende onlarca fotoğrafı vardır… Gittikçe azalan, renkleri solan ve en sonunda sadece bir sıra kâğıt gibi iki boyutla kalan Surp Agop Sıraevleri.
AHMET TULGAR ANLATIMIYLA SIRAEVLER
Kalemini çok sevdiğim, bir dönem Milliyet’te birlikte çalıştığım gazeteci-yazar Ahmet Tulgar da sıraevlere dair yazınca buraya taşımak istedim. Bu arada Ege Tanır artık boyut ve renklerini kaybeden Surp Agop Sıraevleri’nden güzel fotoğraflar gönderdi. Onları da bu sayfada görebilirsiniz. Umarım evlerin içini de bir şekilde, eski fotoğraflardan görebiliriz…
Evet, anneannem bu sıraevlerden 49 numaralı olanında ikamet etmişti uzun yıllar, ölmek için teyzemin yanına çekilene kadar. Çocukluğumda annemin elinden tutmuş Gümüşsuyu’ndaki evimizden çıkıp şehrin en şenlikli yollarından birini katederek Elmadağ’a yürüyüşümüzü hatırlıyorum. Anneannem bizi cumbada beklerdi. O cumba çocukken benim için sık sık karadan uzaklaşan bir gemi ya da bir uçak işlevi görür, hayal kurardım, anneannem ardımda anneme dert yanarken. Yaşlı ve dul kadınlarla taşradan gelmiş yoksul aileler çoğu artık oda oda kiralanan bu iki katlı kagir evlerde zaruretin uyumunu bulmuş, yaşıyorlardı. Yan komşu Madam Anna’nın piyanosunun sesi sanat ile hayata katlanılabileceğini düşündürürdü bana. Oysa daha ne çok şeye katlandıklarını bilmiyordum bu evlerde oturan birçok kadının. Tarih, cumbalarda kederle susar, duvar halılarında ceylanların indiği bir göle bakarak uykuya dalarmış meğer bu evlerde. Öğrendikten sonra bunu, hep hüzünle geçtim bu sıraevlerin önünden.
Merhaba , özcan özgür ‘ün (kapıcılar kralı filmdeki sahte polis ) oynadığı tek başrol olan kardeşim benim filminde bu sokak yaklaşık olarak 3/ 5 saniye görülüyor. Sene 86 sanırım….
cenemua (Muammen Çene)
Süpersiniz. Eski anılar canlandı.Bu sıraevlerin devamında karaosmanoğlu ticaret şirketi vardır. Elmadağ caddesinin ilk yol ağızında. Önce dedem sonra dayım ve babam bu şirkette çalışmışlar. Dayım yıllarca şirketin üst katında lojmanda yaşadı. Çok anımız var. Şirketin sahibi Suat Karaosmanoğlu, Yakup Kadri’nin akrabasıdır. Çocukluğum bu caddede geçti. Babam bu şirketten ayrılıp aynı caddede kendi işyerini açmış yıl 1972. Ortağı hala devam ediyor. Fotoda görünen Arif Paşa apartmanı istanbulun nadide binalarındandır ama hak ettiği durumda değil.
Eski anıları canlandırdınız .
Bir kere daha teşekkürler👍
Tabi evleri anıp Şan Tiyatrosunu anmamak olmaz. Çünkü tam arkasında büyük bir otopark ve içinde şan tiyatrosu vardı. Bu otopark içinden yürüdüğünüzde üst caddeye bağlanan bir kısa yol vardı. Evleri arkadan görürdünüz. Kısa yol Şan tiyatrosunun arka kapısının yanından benzinciye çıkardı.
No Comments